Resmi belgelere baktığımız zaman, 24 Temmuz 1908 tarihinde basında sansürün kaldırılmasının demokrasi ve özgürlük yolunda önemli bir adım olması nedeniyle her yıl 24 Temmuz günü Gazeteciler ve Basın Bayramı olarak kutlanmaktadır. Fakat Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 1948 yılında aldığı kararla Basın Bayramı olarak ilan etmiştir. 1971'de 12 Mart Muhtırası’nda basına uygulanan baskı sebebiyle "bayram" olmaktan çıkmış ve adı, "Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü" olarak değişmiştir.
Yaklaşık 50 yıldır darbe zamanı oluşan baskı ve sansür, orjinalliğini bozmadan üzerine eklene eklene günümüze kadar gelmiştir. İktidarların ve muhalefetlerin oluşturdukları ve destekledikleri medya kuruluşları arasında tarafsız ve özgür basın sıkışıp kalmıştır. Malesef ki, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü anmaları, kutlamaları sadece lafta kalmıştır. Basına sansür ve baskı uygulayan büyüklerimiz, 24 Temmuz geldiğinde sosyal medya hesaplarından görevi başında şehit olan ve araştırmaları ve haberleri ile gündem oluşturmuş hayatını kaybeden meslek büyüklerimizi anmaya da devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündeme gelen Sansür Yasa Tasarısı ertelenerek yeni yasama yılı içerisinde bulunan 1 Ekim’de görüşülmek üzere ertelendi. Malesef ki meclisteki kıravatlı amcalarımız gazetecilik mesleğini derinden etkileyecek olan bu tasarı için hiçbir gazeteciye, meslek odasına veya STK’ya danışmadı.
Ayrıca tasarıda bulunan “yanıltıcı bilgiyi yayma, dezenformasyon, halk arasında korku ve panik yaratma, kamu barışını bozma” başlığı ile dikkan çeken 29. Madde, gazetecilere 3 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Ben kişisel olarak bu maddenin muhalif sesleri susturmaya ve sindirmeye yönelik olduğunu düşünüyorum ve bu tasarı ile sağlanmak istenen faydanın cezalandırma ve yasaklama yöntemi ile değil, eğitim ile fayda sağlayacağı kanaatindeyim.
Meclisteki amcalarımız ceza ve yasaklama içeren yasa tasarıları yerine, basın mensuplarında Üniversite eğitimi zorunluluğunu getirsin, medya etiği ve kaliteli habercilik konusunda eğitimleri ücretsiz olarak üstlenip basın mensuplarıyla buluştursun. Ancak dezenformasyon bu şekilde önlenebilir diye düşünüyorum.
Kimi meslektaşlarımız bana siyasi geçmişimden dolayı “Sen siyasetle ilgileniyorsun siyasetçisin,Gazeteci değilsin.” diyorlardı. Malesef hepimizin gördüğü gibi mesleğimizde atacağımız her adımı, aldığımız nefesi ve alın terimizin bedelini bile meslek ile bütünleştiremediğiniz siyasetçiler alıyor. Hatta ve hatta gelirimizden %15’de komisyon alıyorlar.
Umarım siyasileri meslekle bağdaştıramayanlar,kabullenemeyenler ve haklarımızı savunmak için kurulan STK’lar 24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’nde Valilik önüne çelenk koymanın ötesine geçip, Sansür Yasa Tasarısı’na tepki gösterirler.
Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü dolayısıyla başta görevi başında şehit edilen meslek büyüklerimiz olmak üzere, ceza evlerinde tutsak edilen meslektaşlarımız ve baskı altında çalışan, para için kalemini satmayan onurlu basın emekçilerimizin önünde saygıyla eğiliyorum.
Facebook Yorum
Yorum Yazın