Çoğumuz bitkisel çaylarla ilgili “Bitkisel oldukları için güvenilirdir, içebiliriz” şeklinde düşünüyoruz.” Fakat VI. yüzyılın önemli bilim insanlarından olan ve modern tıbbın kurucularından İsviçreli doktor ve kimyager Paracelus; “Bütün maddeler zehirdir, zehirle ilacın tek farkı dozdur” diyerek aslında evrensel bir gerçeği binlerce yıl evvel ifade etmiştir. Doğru miktarlarda tüketildiğinde vücuda fayda sağlayan bitkisel çaylar, doz aşımı yapıldığı zaman zehirleyici (toksik) etkiler gösterebilir.
Gelin en çok tükettiğimiz iki çayla bunları irdeleyelim.
Zayıflama modası ile oldukça yaygınlaşan yeşil çayı ilk örnek olarak verebiliriz. Nadiren olsa yoğun kullanıldığında alerjik reaksiyonlara neden olabilir.Özellikle yapılan araştırmalarda boş mide ile tüketildiğinde karaciğerde zehirleyici (toksik) etkiler gösterebiliyor ve mide-bağırsak rahatsızlıklarına yol açabilir.
Bir diğer örneğimiz ise evimizde, işyerimizde ve dışarı da bardak bardak tükettiğimiz siyah çay. Siyah çayında dozunu aşmamak gerekiyor. Oysa ne kadar masum değil mi? Çayın içerisinde bulunan “Tanen” bileşeni; kabızlığa, ishale, diş sararmalarına, böbrek sorunlarına (oksalat maddesi böbrek taşı oluşturur), kafeinin diüretik (idrar söktürücü) etkisi nedeniyle vücuttan fazla su atılmasına sebep olmakla beraber yüksek oranda siyah çay içen kişilerin daha fazla su tüketmesi gerekir.
Bazı durumlarda çayın çeşitli hastalıklara karşı iyi geldiği iddia edilse de, aslında pek öyle değil. Elbette günde ne kadar çay tüketilmesiyle ilgili bilgi vermek doğru değil. Fakat siyah çay hariç diğer bitkisel çayların, her gün bir bardaktan daha fazla tüketilmesinin zararlı olduğu düşünülmektedir.
Siz yine de bilinçli olup, tükettiğiniz bitki çaylarının bileşenlerini araştırın ve dikkatli olun.
Çünkü her bitki, sandığınız kadar masum olmayabilir.
