Yanan her bir ağacın, yanmasın diye kesilmek zorunda kalınan her bir ağacın ciğerimizi yakıp kavurduğu bir dönemdeyiz. Elimiz kolumuz bağlı televizyon ve telefonlarımızın başında umut dolu gözlerle mutlu birer haber gözlüyoruz. O mutlu haberler teker teker geliyor, gelmeye de devam edecek. Bizim gibi güçlü bir milleti yıkamayacaklarını öğretene kadar savaşımızı sürdüreceğiz. Peki ya çocuklar, onlar nasıl etkileniyor gündemden, ne anlıyorlar, ne hissediyorlar? Peki ya biz, onlara bu durumları nasıl izah edebiliriz? Hadi gelin biraz bunları konuşalım.
Toplumsal olarak yaşadığımız doğal afetler, terör, iç savaş, su baskınları, ekonomik sıkıntılar ve daha birçok travmalardan yetişkinler kadar hatta yetişkinlerden de fazlasıyla çocuklar etkileniyor. Ebeveynlerin üzüntü, kaygı, güven duygusunun zedelenmesi gibi olumsuz duygular içinde olması ve bu duygularla baş etme çabası beraberinde çocukların duygularının gözden kaçmasına sebebiyet verebilir. Toplumsal olaylar, çocuklar üzerinde fiziki ve psikolojik yönlerden kalıcı veya geçici hasarlar bırakabilir. Çocukların yaşanılanlardan ne kadar olumsuz ettkilendiğini farkedebilmek ve geç kalmamak için ebevyn tutumu çok önemlidir.
Çocuğa yapılan açıklama yaşına ve gelişimsel düzeyine uygun olmalıdır. Olay, aşırı abartılı ve kötü bir bilgi şeklinde verilirse bu durum çocuğun geleceğe bakış açısını değiştirir, fiziksel ve ruhsal iyilik halini tehdit eder. Ebeveynler çocuklarının yanında konuştuklarına ve izlediklerine dikkat etmelidir. Travmatik olaylar çocuğu olumsuz etkileyebilir, fakat ona bunu anlatmak ve aktarmak mümkündür. Deprem gibi bir deneyim çocukların dünyayı güvenilir ve tahmin edilebilir bir yer olarak görme ihtiyacına ve etrafındaki yetişkinlerin becerilerine olan güvenine darbe vurur. Bu nedenle, aynı durumun kendilerinin ve ailelerinin de başına geleceğine dair endişe ve korkular yaşayabilirler. Bu noktada, kendisinin ve sizlerin güvende olduğunuzu ve her şeyin yolunda olduğunu ona sıklıkla tekrar etmeniz faydalı olacaktır. Travmatik bir olay sonucu çocuk için en önemli husus güvenliktir. Çocuğun olay sonucu olumsuz duygularla baş edebilmesi için en büyük etken güvende olduğunu bilmesi ve hissetmesidir.Özellikle televizyonda biz yetişkinler için dahi korkutucu olabilecek tekrarlayan görüntülerden çocukları uzak tutmak, konuyla ilgili haberler izlenecekse bunu çocukların uyuduğu bir saatte yapmayı tercih etmek bu süreçte çok önemlidir.
Çocuklardan en çok “neden” sorusunu duyarız bu olaylar sonucu. Özellikle okul öncesi dönemindeki çocuklar travma ya da kriz dönemlerinde en aciz ve muhtaç yaşlarındadır. Yetişkinlerden fazlasıyla yardıma ihtiyaç duyarlar. Etrafında neler olup bittiğini anlama ve yorumlama yetisini henüz kazanmamış okul öncesi çağı çocuklarına kafasını karıştırmadan, açık ve dürüstçe, somut ifadelerle yaklaşılmalıdır. Çocuğun yaş aralığı ne olursa olsun soru sormasına ve konuşmasına müsaade edilmeli, duyguları saklamaya çalışmamalı fakat yoğun ve olumsuz duyguların çocuğu etkilemesine mahal verilmemeli, çocukla konu üzerine konuşulabilmelidir.Çocuğa endişelenmemesini ya da korkmamasını söylemek işe yaramaz, çünkü bu sözler onun bu şekilde hissetmesine engel olmaz. Bunun yerine ona “tüm bu olanlar seni korkutmuş ve endişelendirmiş olabilir, ama bizler annen ve baban olarak senin yanındayız ve bir tehlike anında seni koruyabilmek için hazır olacağız” diyerek onun duygularını anladığınızı ve kabul ettiğinizi ona hissettirebilirsiniz. Özellikle yanında olmayan yakınları için endişelenebilirler, çünkü onların olay yerinden uzakta olduklarını kavrayamayabilirler. O nedenle bu kişilerin de güvende olduklarını söyleyip gerekirse onları telefonla aratabilirsiniz.
Çocuklara; gerçekçi, net, açık, basit, sade ve somut ifadeler kullanmaya gayret edilmesi ve merak ettikleri her konuyu sorabileceklerini hissettirmek önemlidir. Fakat burada önemli nokta, samimi olmak adına aşırı bilgi verip çocuğa aşırı yüklenmemektir. Yaşına uygun açıklamalar yapmak ve çocuğun sorduğu kadarını yanıtlamak yeterlidir. Birçok çocuk ve yetişkin için, acil durum karşısında somut bir harekete geçmek kaygıyı azaltır. Travmatik bir olaydan sonra çocuklara, depreme birebir maruz kalmış kişilere yardım edebilme fırsatı verilirse kendilerini daha fazla kontrole sahip ve güvende hissederler. Bu nedenle ilkokul çağındaki çocuğunuzla olayın olduğu bölgeye nasıl yardım edebileceğiniz hakkında konuşabilirsiniz. Örneğin ona sivil toplum kuruluşlarına bağışta bulunma konusunda ailenizin diğer bireyleri ile aktif rol verebilir; bölgede ihtiyaç duyulabilecek eşyaları birlikte hazırlayıp gönderebilirsiniz. Bu, kaygıyı azalttığı gibi aynı zamanda çocuğunuzda empati ve dayanışma kavramlarının gelişmesine de yardımcı olacaktır.
Unutmayın ki siz bir şey anlatmasanız da onlar bir şeylerin ters gittiğini anlıyor ve gerginliği farkediyorlar. Onları belirsiz bırakmak çok yanlış bir yoldur. Uygun bir dille anlatmanın yolu varken onları yanıtsız bırakmayın. Tüm çıplaklığıyla değil, ama açıklamasız da olmaz. Somut destekler ve paylaşımlar çok kıymetli ayrıca. Bir fidan dikmek, bir sokak hayvanına su ve yiyecek vermek... Böyle yetişen çocuklar sayesinde bugün yaşananlar ileride yaşanmayacak. Zaten ne zaman bu kadar kötü oldu ki insan, ne zaman düşünmeyi bıraktı yanlışı, ne zaman yaptığının hata olduğunu görmeyi bıraktı? Yemyeşil nefesimizi kim neden kesmeye kalktı, bu insanlığa sığdı mı? Bunu yapan insan olsa zaten severdi, korurdu, bilirdi geleceğini yok ettiğini. Bunu yapan bir insan olamaz.
Doğan Cüceloğlu’nun da dediği gibi “mükemmel değil merhametli çocuklar yetiştirin. Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar.”
Nefes dolu bir geleceğe ve umut dolu çocuklara...
Facebook Yorum
Yorum Yazın