Örnek: Kırkını yeni bitirdi. Alaylı bağlama ustası. Kimi zaman eğlence mekanlarında, kimi zaman dost ortamlarında, kimi zaman da düğünlerde çaldı. Tek düşündüğü bağlamasını sürekli çalabilmek. Hayatı bunun üzerine kurulu. Buradan hem geçimini sağlıyor hem de sevdiği bir işi yaptığı için mutlu oluyor. Ama olmadı. Salgın başladı, mekanlar kapandı, bağlama duvara asıldı. Geçim sıkıntısı başladı. Ne yapacağını düşündü A.C. Hiçbir çıkar yol bulamadı, bir süre birikmişleriyle idare etti, o da bitince çaresiz kaldı.
A.C. son çare olarak hurdacılığa başladı. Yine bir hurdacıdan el arabası aldı, sokak sokak gezmeye başladı.
Ben onu ilk gördüğümde çok şaşırmıştım. Birkaç hurda eşya vardı. Kapıdan “Hurdacıııı!..” diye bağırarak geçtiğinde seslendim, geldi. Fakat eli, yüzü, tavrı, konuşması… hiç de hurdacılara benzemiyordu. Pek nezaketli, efendi, otokontrollü, saygılı biri. Sesi bile o bildik seslenmelere benzemiyordu.
“Sen hurdacılara hiç benzemiyorsun kardeşim,” dedim.
“Nasıl yani abi?”
“Ne bileyim, kibarsın. Konuşman çok düzgün, elin bile çok narin.”
“Ben müzisyenim aslında, bağlama çalıyorum,” dedi, başını önüne eğdi.
Hikayesinin tamamını dinledim. Üzüldüm. Hatta hayatımda ilk defa bir hurdacıya bir şey verirken utandım. Çok utandım. Nasıl oldu da biz bu müzisyenleri bu işlere mecbur bıraktık? Hurdacılığı küçümsemiyorum, aksine topluma ve doğaya o kadar çok yararları var ki saymakla bitmez. Ama konumuz bu değil.
Ben A.C’den çok şey öğrendim, öğrendiklerimi size de aktarmak isterim:
Her şeyden önce insan isterse hiç boş yani işsiz kalmaz, bir biçimde kimseye muhtaç olmadan ekmeğini kazanır.
Başkasına el açmaktan, başkasından yardım dilenmektense alnın teriyle çalışıp kazanmak gibi bir seçenek her zaman var ve ilk sırada.
Eğer azıcık utanmak, mahcup olmak gibi duygular içinizde varsa her zaman kendi ayaklarınızın üstünde durur, kimseye yük olmazsınız.
Karşınızdaki insan ne iş yaparsa yapsın onun da kendine özgü yakıcı bir hikayesi olabilir, asla önyargılı olmamak gerekir.
Sokakta dilenen eli ayağı tutan ve senden benden güçlü delikanlılara yardım etmenin aslında kendini kandırmaktan ve kandırılmaktan başka bir şey olmadığını geç de olsa anlamak lazım.
“Abi köye gideceğim, yemek param kalmadı, hastanede hastam var…” yalanlarıyla insanların duygularını sömüren yüzsüz insanlara yardım etmek ne kadar yanlış. Maalesef hala onlara yardım eden insanlar var ki onlar da bu biçimde dilenmeye devam ediyorlar.
Toplum olarak uyanmaya ihtiyacımız var, daha kompleks düşünmeye, analitik bakmaya… Bunu yaptığımızda belki toplum olarak da huzuru yakalamış oluruz.
A.C.yi kutluyorum, kimseye ağız ve el açmadan ekmeğini kazanıyor; ama kendimizi de bir parça suçluyorum; onu neden o duruma düşürdük?
Keyifli okumalar, iyi haftalar diliyorum.
Facebook Yorum
Yorum Yazın