10 Kasım 1938…
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü ulus olarak sonsuzluğa uğurladığımız tarih.
Yüzyılın en büyük devrimcilerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk az bilinen ama cumhuriyetin kökleşmesi ve yeşermesi için çok önemli konulardan biri olan sanat alanında da ülkemizde öncü çalışmaların gerçekleşmesine önderlik etmiş bir liderdir.
Atatürk bale, tiyatro, edebiyat, heykeltıraşlık, mimari, resim, müzik gibi sanatlarla ve sanatçılarla yakından ilgilenmiştir. Çeşitli alanlarda dört bin civarında kitap okuduğu tahmin edilen Atatürk’ün askeri başarıları dışında önemli bir aydın olduğunu da unutmamalıyız.
Sanatçıya verdiği önemi “Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” ve “Tiyatro bir milletin kültür seviyesinin aynasıdır” sözleri ile göstermiş bir liderdir.
Ankara Halkevi’nde de (1932) tiyatro hakkındaki düşüncelerini ve gelecek planlarını açıklar: “Tiyatro yalnız hoş vakit geçirme, bir eğlence aracı değildir. Bir ulusun fikri seviyesini, yaşayışını ve zevkini de yansıtan büyük bir sanat dalıdır. En yakın zamanda bir ‘Temsil Akademisi’ kurulacaktır.”
Atatürk’ün isteği ile Almanya’nın ünlü yönetmenlerinden Prof. Carl Ebert 1936 yılında Ankara’ya gelir ve Ankara Devlet Konservatuvarı ve Devlet Tiyatroları’nın kuruluşunda yer alır.
Atatürk, tiyatro ve opera alanında çalışma yürütecek kişilere, Türk tarihinden, mitolojisinden ve halk kültüründen yararlanmalarını istemiştir. Cumhuriyetin ilk döneminde gerçekleşen birçok öncü çalışmada bunun izleri görülmektedir. O dönem üzerine araştırmalarda bulunan sahne sanatları alanında ülkemizin büyük değerlerinden biri olan Prof. Dr. Metin And’ın aktardıklarından öğrendiğimiz üzere, Atatürk bazı oyunların konularını bizzat kendi vermiş, bu oyunların metinlerini bir damaturg gibi inceleyip düzenlemelerde bulunmuştur. İlk Türk operası olan “Özsoy”un librettosu için Münir Hayri Egeli’yi görevlendirmiş ve operanın konusunu bizzat kendisi önermiştir. Türk ve İran mitolojisine dayanan bu opera, Ahmet Adnan Saygun tarafından bestelenmiş ve İran Şahı Rıza Pehlevi’nin ülkeyi ziyareti sırasında 1934 yılında Ankara Halk Evi’nde sahnelenmiştir.
Atatürk’ün cumhuriyet devrimlerine sanat ve kültür alanında gerçekleştirdiği katkılar bir gazete köşe yazısına sığmayacak kadar derindir. Tarihçilerimizin, araştırmacıların ve sanata ilgi duyan gençlerin Atatürk’ün çok fazla bilinmeyen daha doğrusu gündeme getirilmeyen konulardaki atılımlarını incelemeleri ve bunları topluma sunmaları gerekmektedir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın