Aydın
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Hasan Toker

Hasan Toker

Mail: [email protected]

BU DÜZEN DEĞİŞMELİ

BU DÜZEN DEĞİŞMELİ

Ağustos 1999 Gölcük, Kasım 1999 Düzce, Mayıs 2003 Bingöl, Ekim 2011 Van, Ekim 2020 İzmir. Son çeyrek asırda yaşadığımız en büyük depremler. Televizyonlarda yıllardır bas bas bağıran Yer Bilimciler. Ve yine hazırlıksız yakalanan bir ülke.

Yüreğimiz yanıyor, acımız çok büyük. Yardımlar ülkenin her yanından akın akın Maraş’a, Adana’ya, Antep’e, Antakya’ya, Malatya’ya ve depremden etkilenen diğer şehirlere yola çıktı. Ülkede dayanışma hat safhada. Dayanışma hat safhada ama yola çıkan tırların çoğu saatlerdir yollarda hala bölgeye ulaşamadı. Konya yolu kapalı. Sebep? Yoğun kar yağışı. Osmaniye-Nurdağı ve Osmaniye- Gaziantep arası kapalı. Sebep? Yol Çökmesi. Aydın’dan yola çıkan arama kurtarma ekibi 14 saatlik yolu 28 saatte gitti. O da Malatya’nın girişine kadar. Enkaza müdahale etmeleri kim bilir ne kadar sürdü. Organizasyon konusunda AFAD çok zorlandı. Hala zorlanıyor. Elbette bunun sebeplerinden bir tanesi depremin çok geniş bir alanı etkilemesi. Peki deprem ülkesi olan ve son 25 yılda yıkıcı birçok depremin yaşandığı ülkemizde bu bahane olabilir mi? Yeni yapılan yolların çökmesi, yeni yapılan binaların çökmesi kader diyerek geçiştirecek kadar basit mi? Deprem ülkesi olan yurdumuzda imar affı çıktığı zaman bas bas bağırdık. “İmar affı cinayettir” diye. Kimse dinlemedi. 3 kat ruhsatlı binalara 3 kat daha çıkıp 3 kuruş para ödeyerek aftan yararlandılar. O binalar hala içimizde. Kuşadası’ndaki yazlıklarda, Köprülü Mahallesindeki 60 yılı yapımı binalarda.

***

Bu ülkede deprem yönetmeliği var. Binalar bu yönetmeliğe göre yapılır ruhsatı da belediyeler verir. Yapı denetim firmaları da uygulama kontrolörlüğünü üstlenir. Peki deprem yönetmeliğine uygun yeni binalar nasıl olur da yıkılır? Binalar yönetmeliğe uygun değil miydi? Uygun değilse bu binalar nasıl oldu da ruhsat aldı? Geç kalınmadan yönetmelik sonrası yapılan ve enkaza dönen yapıların müteahhitleri, ruhsatı veren belediye personelleri ve ilgili yapı denetim firmalarının sorumluları hakkında yurtdışına çıkış yasağı getirilmeli. O kadar enkaz var bunun sırası mı demeyin. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalı. Bu ölümlere sebep olanlar hakkında derhal gereken yapılmalı.

***

Prof. Dr. Ahmet Ercan: Depremin maliyeti ülke ekonomisini göçertecek.

Depremin ekonomik boyutuyla ilgili Ahmet hoca yaptığı açıklamayla; Depremin Türkiye Cumhuriyetine maliyeti 35 ile 50 milyar dolar olduğunu söyledi. Ercan; “Türkiye’nin iç dış ticaret açığı 110 milyar iken bu deprem tam göçerticidir. Bir kişinin depremden ölmesinin maliyeti 1 milyon 250 bin dolardır. Ne yazık ki, Türkiye’nin kalkınmasını 1 ile 2 puan geriletecektir” dedi. Depremde en büyük kaybımız göz göre göre yok olan yaşamlar. Ancak uzmanların açıklamalarına göre tek kayıp bu değil. Bunun bir de ekonomik boyutu var. Peki 1999 depreminden sonra ne olmuştu. 17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminin ülke ekonomine zararının 15-20 milyar dolar olduğu bazı ekonomistler tarafından açıklanmıştı. 1999 Depremi sonrası Türkiye 2001 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşamıştı. 2002 yılında yapılan genel seçimde iktidarda bulunan ANAP, DSP ve MHP Meclis dışında kalmıştı. Bunun ekonomik boyutunun 2 ay içinde vatandaşa yansıyacağı tahmin edilmekte.

 

 

***

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin açıkladı: 60 bin nüfuslu bir ilçemizin yarısı yok. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş açıkladı: 2 bin bina yıkıldı.

Rakamlar çok vahim. Vefat edenlerin sayısı oranlandığı zaman 180 binleri bulacağı söylenmekte. Hayatını kaybeden kızının elini tutarak enkazdan çıkarılmasını bekleyen babanın fotoğrafı kahretti hepimizi. Enkazdan çıkan ve ne olduğundan habersiz çocukların boncuk boncuk bakışları yaraladı bizi. Ülkemiz deprem kuşağında. Doğal afet nasıl önüne geçelim diyenleri gördüm sosyal medyada. Çok basit. Yüzümüzü bilime dönelim. “Yahu bu yerbilimciler bir şeyler diyor ama hiç dinlemedik bir dinleyelim” diyelim. Rehberimiz bilim olsun. Japonya’da 9.1 şiddetindeki depremde evler yıkılmıyor. Çünkü depremle yaşamayı öğrendiler. Çünkü bilimi kendilerine rehber edindiler.  İnşaat sektöründe dünyanın 1 numarası olan ülkemizde biz hala az demir kullandı, kolonlar bilek kadar ince gibi cümleleri kurarken adamlar binaların altına sismik izolatör koyuyorlar. Çok mu zor bu ülkede ölmemek? Depremde yıkılan hastane mi olur? Bu ülkedeki insanlar güven içinde, özgürce ve refah içinde yaşamayı haketmiyor mu? Tüm bu olanlara fıtratımızda var mı diyeceğiz? Kader mi diyeceğiz yine? Binlerce insanın hayatı bu iki cümleye sığacak mı? Bu soruların cevaplarını verdiğimizde bu düzen değişecek.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar