Dünya yapısı günden güne ilerleyen teknoloji, birtakım yeni bilimsel çalışmalar sebebiyle sürekli bir değişime uğramaktadır. Bu değişimin insan hayatına ilk yansıması ise köy yaşamından şehir yaşamına geçiş yani “kentleşme” olgusudur. Merkezleşmenin şehir yaşamına yönelmesi birey üzerinde maddi ve mental olarak birtakım uyuşmazlıklara sebep olmuştur.
Köy yaşamında bireylerin ilişkileri daha samimidir. Şehir yaşamında ise daha resmi ilişkiler hakimdir. Bu sebeple köy yaşamından şehir yaşamına geçen insanlar bu yeni düzene adapte olup uyum sağlamakta zorluklar yaşamışlardır. Bu duruma örnek vermek istersek, öncelikle eğitim seviyesinden bahsedebiliriz. Köy yaşamındaki bireyler ile şehir yaşamındaki bireyler arasında kültürel olarak büyük farklılıklar vardır. Bu da uyum sürecini zorlaştırmaktadır. Eğitim seviyesi dışında gecekondulaşmadan örnek verebiliriz. İstanbul’u ele alırsak, gecekondu ve şehir yaşamları iç içe geçmiş durumdadır. Bu durum “çarpık kentleşme” olarak adlandırılır. Çarpık kentleşme birey yaşamında bir iç huzursuzluğa sebep olarak bireylerdeki suç oranını da arttırır. Çarpık kentleşme, bireyin şehirle uyumunu engelleyerek bireyi bütünleşmeden uzaklaştırmıştır. Bu uzaklaşma ise bireye aykırı bir kimlik kazandırır ve şehir yaşamına karşı ön yargılı olmasına sebep olur.
Coğrafi koşulların insanlar üzerine olan etkisi oldukça fazladır. Bir insan içinde bulunduğu toplumun dilini, karakteristik özelliklerini alır. Bunun yanı sıra iklim ve doğa koşulları insan yetenek ve yetilerini geliştirici ve kısıtlayıcı bir faktör olabilir. Örnek vermek gerekirse, dağlık bir arazide dünyaya gelen çocuk tırmanıcılık yetisini vadi üzerinde yaşayan bir insandan daha fazla geliştirecektir. Hayvan sevgisi gibi temel insani duygusal bağlarda çevresel faktörlerle gelişebilmektedir.
Kent yaşamındaki bireyler coğrafi koşullar ve fiziksel faktörlerle beraber imkanlara daha kolay ulaşım sağlamaktadır. Kent yaşamını kolaylaştıran yollar köprüler ve daha kolay ulaşımı sağlayan faktörler insan hayatını kolaylaştırarak bireylerin yaşamını kolaylaştırmaktadır. Bireylerin hayatını kolaylaştırmakta psikolojik olarak rahatlama sağlayarak ruhsal olarak tatmin etmektedir.
Tüm bunları özetleyecek olursak, çevre psikolojisi insan psikolojisi üzerinde genel olarak olumsuz etkiye sahiptir. Bu konuyu daraltarak tekrar köy ve şehir yaşamındaki bireyleri ele alırsak, çevre psikolojisinin insan psikolojisi üzerinde en olumsuz olduğu alan, bu alandır. Bireylerin toplum içerisinde bütünleşmesi önemli iken coğrafi etmenler sosyoekonomik ve kültürel etmenlerden dolayı gelişen teknolojinin de etkisiyle bu durum insan psikolojisine olumsuz yansımaktadır.
Birey çevreden etkilendiği gibi, çevresini etkilemek ve değiştirmek gücüne de sahiptir. İyi çevre, bireyin daha iyi olmasını, kötü çevre daha kötü olmasını kolaylaştırır fakat bireyin temel yapısını değiştiremez. Birey olumlu veya olumsuz bir çevrede Dünya’ya gelebilir. Bu kimsenin elinde değildir. İyi bir çevrede de kötü bir çevrede denasıl tepki vereceğimizi kendimiz seçeriz. Aynı şartlarda ve çevrede yaşadıkları halde iki bireyin davranışları ayrı olmaz. Bireyin daima bir tercihi vardır.(Cuma Özusan – Bilgece Yaşamak, Temmuz / 2014)
Bir çözüm önerisi olarak;
Kent yaşamında insan psikolojisini etkileyen koşullara baktığımızda ;
- Trafik
- Çevre
- Şehirleşme
- Peyzaj
- Mekan
- Kişinin bireysel algısı ve tepkileri üzerinde birtakım görüşlerin yer aldığını öne sürmekteyiz.
Bu kavramlar ideal kent kavramını ortaya çıkardı. Kent psikolojisi kapsamında baktığımızda çağın getirdiği refah seviyesini, şehir hayatının kolaylıklarını kişinin beden ve ruh sağlığını koruyarak yaşayabilmesini sağlamak amacı güdülmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın