İnsanlar, dünyaya geldiklerinde hayatta kalabilmek için bir başkasının varlığına muhtaçtırlar. Zamanla gelişim ve değişimin etkisiyle bireyler, fizyolojik açıdan bir başkasının varlığına daha az ihtiyaç duymaya en sonunda da bağımsızlığını kazanmaya başlar. Peki, fizyolojik açıdan bağımsız olmak bizler için yeterli mi? Veya şöyle soralım, fizyolojik açıdan bağımsız olmak her zaman özgür hissetmesi, güvende hissetmesi anlamına gelir mi?
İnsanın gelişiminden bahsederken ismini anmadan geçemeyeceğimiz birkaç isim var. Onlardan biri de Abraham Maslow ve meşhur ‘’İhtiyaçlar Hiyerarşisi’’ dir. Maslow bir insanın gelişiminde rol oynayan ihtiyaçları temel yani olmazsa olmaz ve ondan sonra gelen ihtiyaçlar olmak üzere ikiye ayırmış. Bu hiyerarşiye göre, hepimizin bildiği gibi, bir insanın gelişiminde en temelde fizyolojik ihtiyaçları yani beslenme, barınma, güvende olma ve güvende hissetme ihtiyaçları yer alır. Buraya kadar aslında bildiğimiz bir durumdan bahsettiğimizi göreceksiniz asıl şaşkınlık şimdi yaşanacak. Maslow ve ihtiyaçlar hiyerarşisine göre bir insanın hayatta kalabilmesi ve sağlıklı gelişimi için gerekli olan temel ihtiyaçlardan bir diğeri ise sevgi/ait olma ve saygınlık ihtiyacı.
Yeni doğmuş bebeklerle yapılan bir çalışmada hemşireler bebeklerin yarısının yalnızca beslenme, sağlık ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılamış, yarısına ise bunlara ek olarak ilgi, şefkat ve sevgi de göstermiştir. Kısa bir süre sonra ise yalnızca fizyolojik (beslenme, barınma, sağlık) ihtiyaçları karşılanan sevgi, şefkat ve ilgiden mahrum kalan bebeklerin kısa sürede hayatını kaybettiği sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışma ile birlikte yalnızca psikoloji dünyası değil çocuklar ile teması olan her birey ‘’sevgi’’nin ne kadar önemli ve elzem bir ihtiyaç olduğunu görmüştür. Fakat, bunun yanı sıra çocukların ihtiyaç duyduğu, yetişkinlerin gözden kaçırabildiği bir ihtiyaç daha var: Saygınlık
Saygınlık/Saygın olma; itibar sahibi olma, takdir edilme, övgü, ‘’bir dişlinin parçası hissetme’’ ile eş değer görülebilir. Genellikle başarı duygusu ile eş tutulan saygınlık kavramı aslında başarıdan daha fazla bir duygudur. Saygınlık ihtiyacının karşılanması, çocuklarda, kendisinin saygıya değer bir varlık olduğu, bir birey olarak değerli olduğu, bir gruba ait ve faydalı bir birey olduğu inancını geliştirecektir. Çocuklarda en aza beslenme kadar gerekli ve önemli bir ihtiyaç olan saygınlık ihtiyacının karşılanabilmesi için;
1)Çocuklarınızın ilgi ve yetenekleri çerçevesinde projeler geliştirmesine, okullarda etkinliklere katılmasına, yarışmalara, turnuvalara katılmasına fırsat tanıyın. Katıldığı her proje için cesaretini takdir edin. Sonucu değil, çabasını ve cesaretini övün.
2)Çocuklarınızla ortak tartışmalarda bulunun. Birlikte belirlediğiniz bir konu hakkında beyin fırtınası yapmak, fikir alışverişlerinde ve tartışmalarda bulunmak çocuğunuzun kendisini ifade etmesine yardımcı olabilir. Bu durum aynı zamanda, çocuklarda fikirlerine önem verildiği, kendisine saygı duyulduğu inancının da gelişmesini sağlar.
3) Başarı duygusunu hissedebileceği küçük yarışmalar düzenleyin. Belirli yaş aralıklarında çocuklar bilek güreşi gibi güç gerektiren oyunlar oynamaktan hoşlanırlar. Bu zamanlarda, dozunu kaçırmadan, çocuğunuzun sizi yenmesine izin verin.
4)Karar vermeniz gereken anlarda çocuklarınızın fikrine danışın. Elinizden geldiği ve mümkün olduğu kadar aldığınız kararlarda onun da fikirlerine yer vermeye çalışın.
5)Övün! Yaptığı bir iş, kurduğu bir oyun, attığı bir adım, gösterdiği cesaret için onu övün. Övgü, çocukların saygınlık ihtiyacını karşıladığı gibi sevgi ihtiyacını da karşılar.
Geleceğimizin temeli ve tazminatı çocuklarımızın daha mutlu ve sevgi dolu yaşadığı bir hafta olması dileğiyle. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!
KAYNAKÇA: https://www.dbe.com.tr/tr/kurumsal/11/insan-basari-ve-sayginlik/
Facebook Yorum
Yorum Yazın