12-24 yaş aralığını kapsayan, çocukluk ve yetişkinlik arasında bir geçiş dönemi olarak kabul edilen, çocuğun ‘’çocukluk döneminden çıkış yası’’ ve ‘’kimlik kazanımı’’ gibi önemli gelişimsel sorumluluklarla baş etmeye çalıştığı, insan yaşamının en fırtınalı ve kritik dönemi olduğu varsayılan ergenlik dönemi; gençler için biyolojik, sosyal, fiziksel, duygusal ve cinsel açıdan birçok değişim sürecini içerir. Bu değişim sürecine ayak uydurmaya diğer bir deyişle uyum sağlamaya çalışırken çeşitli gelişimsel krizler yaşar. Bazı krizler, içerisinde, kendine zarar verme davranışlarını ve riskli davranışları barındırmaktadır. Daha önceki yazılarımızda kendine zarar verme davranışlarından ve riskli davranışlardan bahsetmiştik. Şimdi, ergenlik dönemindeki riskli davranışlardan biri olan ve son yıllarda sıklığı artan, bulaşıcı olma ihtimalini de barındıran önemli bir davranış türünü konuşacağız: İntihar Girişimleri
Amerika Birleşik Devletleri’nde intihardan ölümler gençler arasında bütün ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almakta (Felner ve ark. 1992) ve 1960'tan bu yana genç intiharlarının bu ülkede %200 oranında bir artış kaydettiği belirtilmektedir (Gould ve ark. 1992). İntihardan ölümlerin yanısıra intihar düşüncesi ve girişimlerinin de gençler arasında oldukça yaygın olduğu bilinmektedir. Ülkemizde gençler arasında intihardan ölümler diğer ülkelerle karşılaştırıldığında düşüktür. Ancak intihardan ölümlerin %45'i gibi büyük bir bölümünün 15- 24 yaş grubundaki gençler arasında olması sorunun ciddiyetini gözler önüne sermektedir.
Ergenlik dönemi, çocuklar için birçok cephede verilen bir savaşa benzer. Bir yandan ‘’Ben Kimim?’’ sorusuna yanıt aramaya çalışan çocuk bir yandan da artık elinde olmayan çocukluğunun yasını tutar. ‘’Ben Kimim’’ sorusuna yanıt arayan çocuk eş zamanlı olarak akademik başarı, meslek seçimi, aile ile iletişim gibi alanlara odaklanırken bir yandan da ‘’ait olma’’ ihtiyacını karşılamaya çalışır. Bunların yanı sıra farklı stres yaratan durumlar ile karşı karşıya kalmak da ergen için oldukça zorlayıcı olur. Stres yaratan bu durumlar; ebeveyn baskısı, aile ve ergen arasında yaşanan kişiler arası zorluklar, parçalanmış aile, ailedeki ekonomik problemler , ev içindeki yaşam şartları ve ailenin medeni durumu, aile içindeki bireylerin fiziksel ve mental sağlık sorunları (örneğin; ailede intihar öyküsü) kardeş/kardeşlerle yaşanan sorunlar, akrabalarla yaşanan sorunlar, okul baskısı, ˆöğretmenler, yöneticiler ve ˆöğrenciler arası yaşanan sorunlar, arkadaş baskısı, arkadaşlar arası yaşanan sorunlar, kız-erkek arkadaşlığı baskısı, flört ilişkisinde yaşanan zorluklar, sosyal ve kişiler arası ilişkilerde izolasyon ve yabancılaşma şeklinde özetlenebilir. Tüm bu zorlayıcı yaşam olayları karşısında ergenler sağlıklı stres ile baş etme yollarını bilmiyorlarsa, koşulsuz kabul edildikleri bir aile ve arkadaş ortamına yani sosyal desteğe sahip değilse, anlaşıldığını hissetmiyorsa veya daima koşullu bir sevgiye, sevilmek veya ait hissedebilmek için daima bir şartlı duruma maruz kalıyorsa, eleştiriliyor, azarlanıyor, hataları için cezalandırılıyor veya dışlanıyorsa alkol/sigara/madde bağımlılığı gibi riskli davranışlara, kendine zarar verme davranışına veya intihar girişimlerine başvurabiliyor.
Ankara ilindeki bir lisede lise son sınıf öğrencileri ile yapılan çalışmada öğrencilerin kendine zarar verme davranışlarını ve intihar girişimlerini ‘’Ruhumda hissettiğim acıyı bedenime aktarıyorum ve baş etmesi daha kolay olabiliyor’’ şeklinde yorumladıkları görülmüştür. Bir başka çalışmanın sonucunda ise öğrencilerin bu davranış ve girişimleri ‘’fark edilmek’’ ve ‘’seslerini duyurabilmek’’ amacı ile yaptıkları raporlanmıştır.
Sonuç olarak intihar girişimleri ergenlik döneminde sık rastlanan son yıllarda gözlenme oranı artan ciddi bir durumdur. Ergenlerin intihar girişiminde bulunmadan önce sözel, fiziksel veya duygusal olarak mesaj verebildikleri gibi hiçbir mesaj vermeden bir girişimde bulundukları da göz önünde bulundurulması gereken bir durumdur. Bu noktada aile, öğretmen ve okul psikolojik danışmanlarına ciddi görev ve sorumluluklar düşmekte. Özellikle ailelerin bu dönemde ergen ile iletişim konusuna dikkat etmeleri, baskıcı, otoriter, eleştirel veya mükemmeliyetçi bir tutum takınmamaları, çocuklarına koşullu bir sevgi yerine koşulsuz bir kabul ve sevgi sunmaya gayret etmeleri oldukça önemlidir. Yine bu dönemde çocuklara stres ile sağlıklı ve sağlıksız baş etme yollarını öğretmek, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda ‘’başarı ve yeterlilik’’ hissini tadabilecekleri alanlara onları yönlendirmek ve bu noktada cesaretlendirmek kritik bir öneme sahiptir.
Genellikle intihar girişimleri öncesinde bazı denemeler veya kendine zarar verme davranışları gözlenebilir. Bunlara ek olarak okul başarısında ani düşüş, dikkat ve odaklanma problemleri, yeme ve uyku düzeninde bozulmalar, ani ruh hali değişimleri vb. fiziksel belirtiler de gözlenebilir. Bu durumda ergen ile iletişim kurulmasının yanı sıra okul psikolojik danışmanlarından yardım almayı ihmal etmeyin.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!
KAYNAKÇA:
Eskin, M. (2000). Ergen ruh sağlığı sorunları ve intihar davranışıyla ilişkileri. Klinik Psikiyatri Dergisi, 3(4), 228-234.
SİYEZ, D. M. (2006). Ergenlik döneminde intihar girişimleri: bir gözden geçirme. Kastamonu Eğitim Dergisi, 14(2), 413-420.
Ulusoy, D., DEMİR, N. Ö., & BARAN, A. G. (2005). Ergenlik döneminde intihar algısı: Lise son sınıf gençliği örneği. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 22(1).
Facebook Yorum
Yorum Yazın