Toplum olarak mutsuzluktan kırılıyoruz ama sosyal medya fotoğraflarımızda hepimiz birer paşa çocuğu, sultan, prenses görünmeye çalışıyoruz. Gerçekte o verdiğimiz pozlara ne kadar benziyoruz. Hatta o sevdiğimizle, eşimizle, arkadaşımızla samimi pozumuzdan kaç dakika sonra birbirimize girdik? Neden gerçekte olmayan şeyleri yayınlıyoruz? Niçin herkese mutlu görünmek zorunda hissediyoruz kendimizi?
Erkeklerin bir kısmı, mutsuz kadınların neredeyse tamamı sosyal medyayı mutluluk patlaması yaşayan insanlar fotoğraflarıyla dolduruyor. Canım efendim, derdiniz nedir? İçinde bulunduğunuz durumun tersini yansıtmak gibi bir mecburiyetiniz yok ki. Neden mutsuzum demeye korkuyorsunuz? Tıpkı mutluyum demekten çekindiğiniz gibi mutsuzum demekten de çekiniyorsunuz.
Sözüm bir kısım kadınlarımıza: Unutmayın kadınlar bu toplumun itici gücüdür. Kurtuluş Savaşını kadınlarımız sayesinde kazandık. Kadınlarımız sayesinde de modern bir toplum olabiliriz. Çünkü çocuklarımızın ilk eğitimin onlar verirler. Anne olarak hakları ödenmez. Ama ne olursunuz, şu “mutluluktan geberdim” ayaklarını geçiniz.
Çoğu kadın erken karar vermenin kurbanı olarak kendini evlilik içinde bulur. Hele yaşı küçükse ileride ne olur ne olmaz, erkek işi sağlama alır ve bir yılda kucağına verir çocuğu. Kadın asıl o zaman anlar “taşın sert olduğunu”. Bir de bakar ki kendi yaşıtları istedikleri gibi geziyor tozuyor, istedikleri gibi evlerinde keyif yapıyor; ama bizimki kucağında çocuk pencereden yaşıtlarının sokaktaki özgürlüğünü izliyor. E ama bilmeliydin güzel kardeşim, evlenince sorumluluklar değişir, evde aha çok zaman geçirmek zorunda kalırsın, eşin işteyse evde çocuğuna bakmak için akşama kadar evde onu beklersin, çalışan bir kadın isen kendin iştesindir aklın evde, çocuğunda.
Yıllar birbirini kovalar ve bakarsın ki on yıl geçmiş aradan ve sen hâlâ mutsuzsun. Ama tanıdıkların bilmem nerede, hangi turistik yerde cirit atıyor, fotoğraflarını da anında görüyorsun. Başlıyorsun aynısını yapmaya, gücün yetmiyorsa pasta börek paylaşıyorsun, hiçbir şey aklına gelmiyorsa mutsuzluğunu borçlu olduğun eşine sarılıp “kıskananlar çatlasın” pozu veriyorsun. Oldu mu ama? Kendini kandırıyorsun.
Kadınlarımıza şunu hatırlatmak isterim: Sizler de bu toplumun özgür bireylerisiniz. Ve bu toplumun gelecek yıllarının şekillenmesinde en büyük pay size düşer. Lütfen her zaman sadece ve sadece şunu düşünün: Kimse kendini kandıramaz.
Keyifli okumalar, ili haftalar dilerim.
Facebook Yorum
Yorum Yazın