Değerli Aydın Kritik okurları hepinize merhaba. Bu köşede zaman zaman kültür-sanat ve edebiyat alanındaki yazılarımla sizlerle olacağım. İlk yazım Ahmet Zeki Muslu ve son romanı “Fetretin Kartalı – Aydınoğlu Cüneyt Bey” hakkında bir değerlendirme.
Ahmet Zeki Muslu Aydınlı bir şair-yazar. Yazarların nereli oldukları pek ilgimi çekmez. Ancak Muslu gibi, efelik, zeybeklik, Aydın’ın tarihsel süreci ve aktörleri ile ilgili çalışmaları bulunan ve eserlerinde bunlara yer veren bir yazar söz konusu olduğunda “nereli” ya da “nerede yaşıyor” soruları anlam kazanabiliyor. Muslu Aydın-Çine doğumlu ve şimdilerde merkez ilçe Efeler’de yaşayan bir yazar. Öğretmen kökenli yazarlarımızdan Muslu, Diyarbakır’da görev yaptıktan sonra Aydın’ın köklü okullarından -Sabahattin Ali’nin de 1930’da ortaokul şubesinde Almanca öğretmenliği yaptığı- Aydın Lisesi’nden emekli bir tarih öğretmeni.
Tarih öğretmeni olmasından dolayı tarihsel konuları romanlaştırma konusunda başarılı çalışmaları ile bilinen bir isim. Başarılı bir tarihsel roman yazmak için tabi ki tarih öğretmeni olmak gibi bir zorunluluk yok; ancak Muslu’nun doğup büyüdüğü yer olan Aydın’ın tarihsel mirası onun mesleğine ve uğraş alanı olan yazarlığa tarihsel bir bilinç kazandırmış ve nitelikli romanlar yazmasına katkı sunmuş.
Muslu birçok dergide şiir ve düz yazı yayınlamakla kalmamış, 1996-1997 yılları arasında iki arkadaşı ile birlikte Aydınca dergisini çıkarmış ve yayın yönetmenliği yapmış. 2002-2004 yıllarında da Aydın… Aydın adlı bir tarih-kültür bülteni çıkarmış. 2007-2016 yılları arasında da Türkiye’nin sanat-edebiyat dergiciliği tarihinde önemli bir yeri olan Afrodisyas Sanat’ın Tahsin Şimşek ile beraber genel yayın yönetmenliğini yapmış bir isim. Yazarın Türk edebiyatının önemli edebiyat oluşumlarından Dönemeç dergisinin kadrosunda yer alan isimlerden biri olduğunu da atlamayalım. Muslu’nun şimdilerde Efeler Belediyesi Yayın Kurulu Üyesi olarak kent kültürü adına çalışmalarını sürdürmeye devam ettiğini de belirtelim.
Şiir kitapları ve ilk gençlik romanları da bulunan Muslu’nun, yakınlarda yayımlanan tarihsel romanı Fetretin Kartalı adlı Aydınoğlu Cüneyt Bey alt başlığını taşıyan çalışması dışında, Mor Cepkenliler (2015) ve Menderes’in İki Yakası(2016) adlı iki tarihsel romanı daha var. Bu üç romanda Yitik Ülke etiketiyle yayınlanan çalışmalar.
Muslu, son romanında önceki tarihsel romanlarındaki titiz ve araştırmacı yanını eserlerine yansıtmaya devam ediyor. Uzun bir ön hazırlık evresi ile yazıldığı belli olan Fetretin Kartalı Türk tarihinin önemli isimlerinden Aydınoğlu Cüneyt Bey’i merkezine alan ve Fetret Devri’nin çalkantılı yıllarını önde gelen aktörleri ile ele alan hacimli bir yapıt. Kitabın başarılı kapak resmi ise Salih Mercanoğlu imzası taşıyor.
Tarihsel roman, konularını geçmişten, tarihsel olay ve kişiliklerden alan roman türü olarak tanımlanmaktadır. Yazar, tümüyle tarihsel gerçekliğe dayanan bir romanda yazabilir, tarihsel gerçekliği yansıtmayan tamamen kurmaca bir romanda yazabilir. Bazı romanlar ikisinin bileşkesini oluşturur. Aydınoğlu Cüneyt Bey böyle romanlardandır.
Her ne olursa olsun, tarihsel olayların aktarımı sübjektif bir karakter taşır. Tarihin kurguyla birlikte yeniden yorumlanmasına gidilir.
Tarih ve roman iki ayrı söylem biçimidir. Biri gerçek diğeri kurgudur. İki farklı disiplin arasındaki ilişki yeniden yazımı doğurur.
Muslu’da tarihi roman kurgusu içinde ele aldığı konuları yeniden yazarak metinlerarası bir evrene ulaşıyor.
Muslu, tarihsel romanlar için söylenen, sıkıcı olduğu için okumaktan sıkılabilecekleri klişesini yerle bir ediyor. Roman, sıkılmadan okunabilen, merak ögesinin yerinde ve etkili şekilde kullanıldığı, bölümlerin çok uzun olmaması ile okuyucuya zaman ve düşünme payı bırakıldığı bir kurguya sahip.
Anadolu’nun en önemli toplumsal mücadelelerinden olan Şeyh Bedrettin ve Börklüce Mustafa isyanlarını da konu eden roman; bu iki tarihsel kişiliği arka planları ile başarıyla ve nesnel olarak irdeliyor. Hatta Muslu onları öylesine güzel anlatıyor ki; okuyucu bu mücadelelerin apayrı bir roman olmasını arzuluyor.
Yazarın üslubu ve ele aldığı kurgu tekniği gereğince, konulara ve tarihsel kişiliklere olaylar dizisinin ilerlemesi için bir araç olarak yaklaştığı görülüyor ve bunu başarılı bir şekilde yapılandırıyor. Ancak Muslu’nun ele aldığı kişiliklerin psikolojik süreçlerine biraz daha yaklaşmasını isterdim. Bu belki yazarın bakış açısına ve anlatmak istediklerine uygun olmayan bir alan olabilir ama okuyucu olarak zaman zaman, “bu kişiler nasıl bir ruh hali içindeydiler” sorusunu sormuyor değilim. Tabi ki bazı yerlerde buna benzer kullanımlar var ama daha fazla olması metni daha güçlü kılabilir düşüncesindeyim.
Romanın dikkat çeken bir özelliği de dile verilen önemden ileri geliyor. Türkçeyi titizlikle kullanan Muslu, sözcük seçimlerinde işlevsel ve açıklayıcı bir yöneliş izliyor.
Muslu’nun romanını okurken bir şey farkettim. Özellikle 150 sayfayı aşmayan, nispeten kısa sayılabilecek romanların daha çok öne çıktığı bir dönemde; aslında önemli olanın uzun veya kısa yazmak değil, okunabilir olmak olduğunu gördüm.
Kitabın ismine aldanıp biyografik bir roman olduğu düşünülmesin. Özellikle günümüzde hayli popüler hale gelen ve kimi zaman içerikten yoksun olan biyografik roman aldatmacasına karşı bu kitapta, Aydınoğlu Cüneyt Bey’i yaşadığı dönemin tarihsel, sosyolojik koşulları ile birlikte görüyor ve Fetret Dönemi’nin diğer öne çıkan aktörleri ile olan ilişkisi temelinde hikayeye dahil oluyoruz.
İyi yapılandırılmış tarihsel romanların eğitici işlevine inananlardanım. Bu yapıtın özellikle lise ve üniversite öğrencilerinin de edinmesini diliyorum. Bu konuda özellikle öğretmenlere büyük bir iş düşüyor.
Tarihin akışını değiştiren olaylara edebiyatın derinliği ile yaklaşmayı başaran roman, umarım hak ettiği ilgiyi görür.
Ahmet Zeki Muslu, Fetret’in Kartalı Aydınoğlu Cüneyt Bey, Yitik Ülke Yayınları, Nisan 2020, 435 s.