Olay: İzmir Konak’ta 28 Temmuz’da boşanmak istediği kocası tarafından silahla vurulan kadının beyin ölümü gerçekleşti. Kadın, 31 yaşındaydı. Hep o yaşta kalacak. Annesi feryat ediyor: “112’yi aradım bana hasta mısın diye soruyor, polis diyorum, müzik dinletiyor. Polis gelene kadar kızım vuruldu.” (Bu 112 meselesine de sonra değineceğim.)
Maalesef durum bu kadar iç yakıcı. Katilin uzaklaştırması da varmış, ama sürekli evin etrafında dolanıyormuş, polis de doğrusu, “Senin kapının önüne gelirse, eve girmeye çalışırsa ben tutuklarım,” demiş. Aslında savcılıkta, emniyette, valilikte dilekçeleri varmış, bu adam(katil) bir kötülük yapacak diye, ama işte…
Neylersin kadınlarımız göz göre göre ölüyor ve buna bir çözüm getirilmiyor. Polisin eli kolu bağlı, adaletin kılıcı kör, kadınlar korumasız, katiller silahlı, toplum duyarsız, hayat ucuz…
Toplum gerçekten duyarsız mı? Evet. Çünkü bir anne kızının boşanmak üzere olduğu kocası tarafından katledilmesini duyurmak için sokağa çıkıyor yanında yirmiyi geçmeyen kadın. Bu kadar, yirmi kişi. Bu denli duyarsız mı olduk? Nerede bu toplumun sivil kuruluşları, dernekler, sendikalar, hukuk büroları…Nerede)
Bu toplumun binlerce yüzbinlerce hukukçusu yok mu? Var. Sadece avukatlar bunun için sokağa dökülse döküldüğü şehirde hayat felç olur. Ama kimsenin umurunda değil demek ki her gün kadın cinayeti işlenmeye devam ediyor.
Hukukçulara çok görev düşüyor.
En azından yasaların yetersiz olduğuna dair bir farkındalık yaratın.
Bir gün kadın cinayetlerine dikkat çekmek için bir gün eylem yapın.
Kadın cinayetleriyle ilgili yasaların açık taraflarını, eksik yönlerini anlatın.
Kadınları korumanın yollarını arayın, bulun, önerin.
Sizi de bir kadın doğurdu, unutmayın.
İyi haftalar, keyifli okumalar dilerim.
Facebook Yorum
Yorum Yazın