Ne Yapsak?
Her yıl kendi kendimize sorarız, bu yıl onun için ne yapsak? Ne yapsak da ona olan borcumuzu az da olsa ödesek? Yapacağımız hangi eylem ona olan minnettarlığımızı giderebilir? Nasıl bir yol izlesek de ona şükran duygularımızı iletebilsek?
Yok. Ona borcumuzu, minnettarlığımız, şükranımızı zerre kadar iletmenin hiçbir yolu yok. Her şeyi yapsak da bir şeyler yapabildik dememize imkan yok. Neden mi?
Çünkü o bize övünç duyacağımız bir tarih bıraktı. Bize onur duyacağımız bir geçmişi armağan etti. Göğsümüzü kabarta kabarta bizim böyle bir liderimiz var diyebileceğimiz bir ad bıraktı. Hayatında gitmediği ülkelerde adına caddeler, sokaklar, okullar var. Hayattayken mücadele ettiği uluslarınharitaları içinde bile heykelleri dikildi.
Avusturalya ile Türkiye arasındaki uzaklık on üç bin km’ye yakın, memleketimizin bir ucundan öbür ucuna mesafe yaklaşık iki bin km. Demek altı tane Türkiye uzunluğunda bir ülkeden söz ediyoruz. Avusturalya’da onun heykeli var. Daha ne diyeyim?
Ne yapsak da Atatürk’e olan minnettarlığımızın bir kısmını ödesek? Bunun yolu var mı? Var.
Onun bıraktıklarına sahip çıkarak. Dilimize, özgürlüğümüze, bağımsızlığımıza, sınırlarımıza, ilkelerine, devrimlerine, gösterdiği hedefe, düşüncelerine sahip çıkarsak minnet borcumuzu ödemeye başlarız.
Kadınlarımız. Onlara, dünyada bütün kadınların mücadele ederek uzun zaman sonra aldıkları hakları doğrudan veriverdi. Neden? Çünkü Türk kadınının Kurtuluş Savaşındaki mücadelesini gördü. Onlara inandı. Onların bu haklara sahip çıkacağına ve onları daha ileriye götüreceğine inandı.
Öyleyse öncelikle hepimiz, sonra ise özellikle kadınlarımız Atatürk’ün verdiklerine sahip çıkmamız gerekir. Onları korumamız, geleceğe taşımamız boynumuzun borcudur.
Kadınlar kendilerine verilen hakları, özgürlükleri, eşitlikleri kızlarına, torun kızlarına taşımak zorundadırlar. Görmeyecekleri kadın kuşaklara iletmek zorundadırlar.
Bizler onun önümüzü aydınlatan düşüncelerine sahip çıkmak ve onları zaman- çağ kavramına uyarlayarak ileri taşımak zorundayız ki Atatürk’ün çocukları olma onuruna erişelim. Ancak böyle olursa övünç kaynağımız sonsuz olur. Ancak böyle olursa tüm dünyaya göğsümüzü gere gere haykırabiliriz: Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Başka söze gerek var mı
https://youtube.com/shorts/yVKi9TWFcGc?feature=share
Facebook Yorum
Yorum Yazın