Orman yangınlarımızla ilgili son yazım olsun, ama en büyük teşekkürü hak eden elbette ki canını dişine takarak mücadele eden gönüllülerimiz, yani halkımız.
Bizim ulusun önemli bir özelliği var: Çok hızlı ayrışır, çok hızlı birleşiriz. Birlik ve beraberlik konusunda hiçbir ulus bizim gibi değil. Kötü günde derhal bir araya gelir, elimizden ne gelirse yaparız. Bu belki de eski imece kültürümüzden gelmektedir.
Orman yangınlarında da böyle oldu. Zaman, mekan, sınır tanımadan imkanı olan herkes yardıma koştu. Sivil toplum kuruluşları hemen harekete geçti, gönüllüler derhal yardım toplamaya başladı. Kısa sürede organize olup ne gerekiyorsa yaptık.
Yangın bölgelerinde kimin neye ihtiyacı varsa onları temin etmeye çalıştık. Bu yardımlar arasında insanımıza güç veren bir çocuğun küçük resmi ve iki cümlesi de vardı, bir adamın yarım kilo tutmayan kuru pasta kargosu da vardı, belediyelerimizin kamyon dolusu yardımları da. Ne güzel, herkes gönlünden kopanı ortaya koydu.
Ulusumla, ait olduğum kültürle onur duyuyorum. Elbet bunu zedeleyen olaylara da tanık olduk. Eldiveni 5 liraya alıp on beş liraya satamaya kalkanlar, oraya kendini gezdirmek için gidenler, yiyecek içecekleri israf edenler… Bu tip fırsatçılar her toplumda vardır, bizim toplumumuzda da var. Bunlara biz utanmaz desek hafif kalacak. Bu tip bireysel olaylar bile güç birliğimizi zedelemedi.
Halkımıza bu zor günlerde gösterdikleri özveri için yürekten teşekkür ediyorum, maddi veya manevi olarak orada olanların önünde saygıyla eğiliyorum.
Dünyanın her yerinde çoğunlukla iklim değişikliği ve elektrik telleri nedenleriyle çıkan bu yangınlar umalım ki son olsun ve bu konuda yetkililer, etkililer mutlaka önceden birtakım önlemleri alsınlar; aksi takdirde canımız yanmaya devam eder.
Canımızın yanmadığı, üzülmediğimiz nice güzel günlere…
Keyifli okumalar dilerim, iyi haftalar.
YouTube’dan takip ediniz : Şahın Yıldırım
Facebook Yorum
Yorum Yazın