Örnek: “Ah ettim yandı özüm, Yanıyorum tuz biber yarada,
İçerim yanıyor, yüreğim hasta, Ağlarım yana yana,
ana beni gönder gideyim ormana, Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz/
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz, Türküler yanmaz.”
Bu dizelerin hepsi halk türkülerimizden alınma. Böyle daha yüzlerce türkümüz var, hepsinin içinde yanmak sözcüğü geçen. Nedir bu yanmakla olan derdimiz, yanmak kaderimiz mi?
Türküler yanmasa da ülkemizin her yeri yanıyor, hoş türküleri yaktığımız zamanlar da oldu. Şimdi bu yangınlara artık biri uğuruna yanmak için türküler değil, yanan her şeyimiz için ağıtlar yakılacak.
Ne kötü, ne acı, yurdum her yerinden alev almış yanıyor, kimse ne yapacağını bilmiyor. Bu karmaşa bu kaos nedir? Yurttaş iki elini dört edip yangına avuç avuç toprak atıyor. Her yerden gücü yettiğince yardıma koşuyor, ama ne organize eden var ne de siz durun biz devletiz gereğini yaparız diyen.
Herkesin kafası karışık. Benim de. Sorularımız çoğalıyor.
Bu yangınları kim çıkarıyor?
Aynı anda yüzden fazla yerde nasıl olur da yangın çıkar?
Yangınlar neden turistik yerlerde, rant olan bölgelerde çıkıyor?
Niçin ülkemizin gözbebeği kıyıları yanıyor?
Bu yanan yerler niçin imara açılıyor?
Yangınlardan on gün önce imar yasası çıkıyor, on gün sonra yangınlar başlıyor; ne düşünelim?
Daha önce yanan yerler imara açılmayacak dendi, açılmayacak denilen yere Titanic otel yapıldı, bu otelin arkasındaki ağaçlık alan niçin yeniden yandı?
Belediye başkanları sosyal medyadan yardım çığlıkları atıyor, niçin kimse onları dinlemiyor?
Uçak var mı yok mu, niçin kafalar karışık?
Biz süper bir ülkeysek neden uçaklarımız yangınları söndürmüyor?
Askerimiz nerede?
Devletimiz nerede?
Devlet var da biz mi görmüyoruz?
Vergilerimiz nerede?
Vergimizle canımızı kurtaramayacaksak bu vergileri niçin veriyoruz?
Neden devlet sahada değil?
Niçin sadece belediyeler ve yurttaşlar cansiparane çalışıyor?
Bu yangınlar kimin işine yarayacak?
Neden yanan yerlere hiçbir imar izni verilmez diye kanun çıkmıyor?
Turizm Bakanı neden doymuyor?
Ormanlık alanların imara açılmasında Türkiye’deki en büyük turizm şirketlerinden birinin sahibi olan Turizm Bakanı gözünü doyurmak için bu yasanın çıkmasını nasıl sağladı?
2020’nin mart ayından başlayarak tam açılmaya kadar geçen sürede televizyonlarda nasıl oluyordu da sadece Turizm Bakanının şirketlerinin reklamı oynuyordu?
Bu tüccar zihniyeti doğayı korumaktan ne anlıyor?
Turizm bakanı, orman bakanı ne yapıyor?
Bu ülkenin yurttaşları canı pahasına yangınları söndürmeye çalışırken yöneticilerimiz neden uzaktan seyrediyor?
Bu iş sadece belediyelerin işi mi? Tutalım ki onların, yangın çıkan yerler belediye başkanlarının tapulu mali değil ki, milletin ormanları, milletin mali mülkü, canı. Devlet milletini korumaz mı?
Kafamız karmakarışık ama net olan bir iki şey var:
Bu yangınlarda şunu anladım ben:
1.Devlet sen istediğinde seni ateşten kurtaramaz, devlete güvenme, kendi tedbirini al.
2. Silahlı kuvvetler gözbebeğimizdi, gözümüz bizden uzakta bizi izliyor, demek ki yanılmışız. Sınır ötesi çarpışmaya giden askerimiz sınır içinde yangınla çarpışan yurttaşına yardım etmiyor, neden? Kim istiyor böyle olmasını, niçin?
Sorular çok.
Doğal felaketler dünyanın her yerinde yaşanır. Sel, yangın, çığ, deprem, hortum vs bunlar çoğu zaman kaçınılmaz ama önlem ve müdahale de zamanında yapılmalı. Evet, coğrafya kaderdir derler, coğrafya kader olabilir ama felaketlerde yalnız kalmak, sahipsiz kalmak kader olmasa gerek.
Artık bir Sıvaslı uğruna yanacak yüreğimiz yok; bir canlı uğruna, bir ağaç uğruna, bir arı, kaplumbağa, koyun uğruna yandı yüreğimiz. Bundan sonra türkülerimiz böyle yakılsın, ağıtlarımıza kimsesizliğimiz de katılsın.
Yorum Yazın