Bahar bu sene bayağı bir gecikti. Geldi mi gelmedi mi onu bile anlayamadık. Bahar aylarının gelişinin müjdecisi daima güzel havalar, yemyeşil kırlar, papatyalar, laleler değildir. Bir diğer müjdecisi de böceklerdir. Tabi böceklerden korkan biriyseniz buna pek müjde denemez.
Bu haftaki yazımı baharın gelmesiyle birlikte popülasyonlarında artış görülen ve insan yaşam alanlarını istila eden böcekler ve ilaçlama üzerine kurgulamak istedim. Ama baştan söyleyeyim öyle bir haftalık köşe yazısıyla bitecek gibi değil. Belki bir yazı dizisi çıkar bu konudan kim bilir? Çünkü böcekler dünya üzerinde en çok türe sahip olan ve sayıca üstünlüğü ciddi bir farkla ele geçirmiş bulunan hayvanlardır. Ancak vektör canlı dediğimiz hastalık taşıyan böcekler var ki şehir hayatında asıl onlar problem yaratmaktadır. İsimleri kulağınıza aşinadır. Belki bazılarınız ciddiye bile almazlar. O kadar çok hastalığın taşıyıcılığını yaparlar ki mücadele edilmesi mecburi canlılardır. Kimlerden bahsediyorum. Elbette sivrisinekler, karasinekler, hamamböcekleri, pire, tahtakurusu gibi vektör böceklerden. Bunun yanına keneleri de eklemeyi unutmayalım Neden keneyi ayrı tuttum. Mücadelesi benzer hatta ortak olsa bile keneler böcek değil akardır.
Sivrisinekler bu saydıklarımız içinde en can sıkıcı olanıdır. En çok huzur istediğiniz akşam saatlerinde aktiftirler ve yatak odanızda yalnızca 1 tanesi bile bütün bir geceyi zindan edebilir. Hele akşamları balkonda şortla oturmak bazı yerleşim yerlerinde cesaret ister. Peki sivrisineklerle nasıl mücadele edeceğiz?
İLAÇLAMA
Birçoğunuzun aklına ilaçlama geldi. Sebebi çocukluğunuzdan beri sokağınızdan geçen nam-ı diğer sinek arabası, yatmadan önce babanızın yatak odanıza sinekleri öldürmek için sıktığı aerosoller ve balkonda sinek ısırmasın diye bacaklarınıza kollarınıza sürdüğünüz repellent dediğimiz kovucu losyonlar. Yıllarca sivrisineklerle ilaçlayarak mücadele ettik. Peki, bu gerçekten doğru mudur?
Bu soruyu cevaplamadan önce ilaçlamanın ne olduğunu açıklayalım. İlaçlama diye bir şey yoktur. İlaçlama diye yıllardır dilimize yerleşmiş olan tabir başlı başına yanlıştır. Ancak öyle yerleşmiştir ki dilimize ne biz profesyoneller, ne hocalarımız ne de kamuda bu görevi yürütenler maalesef bu tabiri kullanmaktan kendimizi alamıyoruz. Belki de vatandaşa izah ederken ilaçlama demek kolayımıza geldiği içindir. O yüzen yazı boyunca ilaçlama demeye maalesef devam edeceğim. Ancak yapılan iş zehirlemedir. İlaç tedavi amaçlı kullanılan bir kelimedir. Hasta olursunuz doktor ilaç verir ve iyileşirsiniz. Çünkü ilaç tedavi edicidir. Ancak bizim amacımız sivrisinek ve diğer böcekleri iyileştirmek değil, yaşam alanımızdan uzak tutmak, kovmak ya da öldürmektir. Bu iş için kullanılan ve Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan ürünlere ise Biyosidal ( Canlı Kırıcı) Ürünler denir. Bu yüzden özel bir firma tarafından evinizde, işyerinizde ya da belediye ekipleri tarafından sokaklarda ilaçlama yapan kişilere Biyosidal Ürün Uygulayıcısı, sorumlu kişiye ise Biyosidal Ürün Mesul Müdürü denir.
SİVRİSİNEKLER
Sivrisineklerle mücadele her zaman vatandaşın katkısıyla daha kolay olmuştur. Nasıl mı? Sivrisinekler yumurtalarını durgun suya bırakır. Sizler balkonlarınızda, kapı önlerinde, kap kacak içinde durgun suya mahal vermezseniz sivrisinek yumurta bırakacak alan bulamaz. O yüzden eski lastikler, boş kutular, boş saksılar, saksı altlıkları, kedi köpek su kapları, şişeler, varil ve bidonlar, çatı oluk ve giderleri, üstü açık su depoları, tuğla ve briket boşlukları, süs havuzları gibi yerlerdeki suların durgun olmaması ya da hiç su olmaması sağlanmalıdır. Elbette özellikle yaz ayarında kedi ve köpekler için kapı önlerinde su bulundurmalı ve diğer insanları buna teşvik etmeliyiz. Ancak bu suları maksimum 3 günde bir birikme yapmayacak şekilde boşaltıp yerine yenisini doldurmalıyız. Hem canlar daha sağlıklı su içerler hem de sivrisineklere üreme alanı tanımamış oluruz. Vatandaş olarak siz bunları yaparken belediye ekipleri sizin fark edemediğiniz su birikintilerine müdahale ediyor olacaklardır. Sağlıklı ve güvenli günler dileğiyle…
